Yılmaz Erdoğan 4 Kasım 1967 Hakkari doğumludur. Yazar, oyunculuk ve yönetmenlik yapmıştır. Çeşitli ödüllerde birincilik almış olan Yılmaz Erdoğan Sadri Alışık ödülleri en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görülmüştür. Yılmaz Erdoğan’ın en güzel sözlerini sizler için sayfamızda derledik. Sizde beğendiğiniz yada ilgilendiğiniz sözleri sms olarak arkadaşlarınıza veya sosyal medya facebook, instagram, google+, twitter, swarm yada whatsapp hesaplarınızdan paylaşarak beğeni alabilir ve takipçi sayınızı arttırabilirsiniz.
Yılmaz Erdoğan’dan Alıntılar
Güzelliğine değil karakterine aşıktım.
Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa. Şimdi, sonsuz bir yangın gibi. Sevmesem öyle kolay çekip gitmek; Yaralı bir kuş gibi.
Sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya.
Uyumak güzeldir rüyamda sen olunca.
Kalbime dokun hayal ettiğin sevgiyi hisset.
Senden önce yaşam olduğu için senden sonra da olur sanma.
Gitmen demek nefesimin kesilmesi demektir.
Kaybetmeyi bilmeyen insana kaybetme korkusunu yaşatacaksın.
Sadece hayal kırıklığına değil hayat kırıklığına da uğrattılar.
Ağlatıyorsan gözyaşlarını silmeye gerek yok.
Gelişinle içimde kocaman bi devrim yapmıştın, gitmee!! İçim bi devrimi daha kaldıramaz paramparça olur toparlanamaz.
Şiirimin teması ne olursa olsun hep seni hissettiriyor.
Güzel bahçeli bir ilkokulun penceresinden dünyaya, hayret, hasret ve biraz da bayat bayram şekeri kederiyle bakan, aklı canbaz, yanağı al, sesi çilek aroması bir çocuk oturuyor gözlerinde.
Yılmaz Erdoğan Aşk İl İlgili Sözleri
Unutmak değil ama belki hatırlamamak mümkündür.
Bende sana yetecek kadar ‘ben’ kalmadı.
Sevmeyene lafım yok ama seviyorum diyipte gidene lafım çoookk.
Gün gelir herkes gider buna sende dahil ey sevgili, bana vazgeçilmezim deme.
Hayatta herkesin uyacağı kural; “yolcu yolunda gerekmiş” tir.
Sanki hiç yaşanmamış gibi olmamış görmemiş gibi. Yabancıyız birbirimize oysa, gözlerimiz birbirlerini çok iyi tanır.
Sadece hayal kırıklığına değil hayat kırıklığına da uğrattılar.
Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.
Ölesiye değil yaşanılası gibi seviyorum seni, aldığın her nefeste yanında olmak gibi seviyorum işte.
“Bir insanı sevmekle başlıyordu her şey” ve boşanmak için en az iki şahit gerekiyordu.
Mevsim ne olursa olsun her bakışında ilkbaharın taze kır çiceklerini görüyorum
Bazen onca yolu aştıktan sonra gerçekten gittiğini sanırsın gözlerini kapattığın anda nasıl yanıldığını görürsün.
Her gidişinde terk etseydin yerin boş olurdu şimdi.
Sevmek gibi geliyordu herşey,Sevmek gibi gidiyordu kadın. Adını anlattığı, canın teni yakmasaydı,Bir bulut evet ama aslolan Bulutun suyu yağmasıydı.
Sizi sevenlerin sevgisine dikkat edin bazı sevgilerin son kullanma tarihleri geçmiş, bozuk çıkıyorlar.
Göz yaşlarım avucumda ve ben yine kapında. Bir kapıyı açıp AFFETTİM desen inan dökebilirim içimde ki dertleri de avucumda ki göz yaşlarımı da.
Bizi bilirsin, yaşamak biliriz, vademiz dolduğunda avuçlarına gömülmeyi.
Sana yangında kurtarılması imkansız acılar bırakıyorum.
Sen çok güzelsin sebepsiz de güle bilirsin.
Güvendikçe yenildim, yenildikçe değiştim.
Dünyanın bütün okyanuslarından vazgeçiyorum ve gözlerinde ki karadeniz’de boğulmak istiyorum.
Aşk varsa şarkıda vardır.
Seni öyle bir severim ki bütün dünyayı sevesin gelir.
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen yoktun.
Yılmaz Erdoğan Şiirlerinden Alıntılar
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden ve bir aşkın izlerini yok edecek başka bir aşk sipariş edildi yeniden.
Sen güzel değilsin başka bir şeysin güzel senin yanında bildiğin halt yemiş!
Hiç düşündün mü; benim seni sevdiğim kadar sen kendini seviyormusun diye.
Soğuk ve şehirler arası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan. Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam.
Yaşadıklarımız yazılıydı yazılmayan kitapta, okuyabilene.
Yoksulluk, kirden rengi tanınmayan
Bir beyaz tutsaklık. İnsan kendine iltica edebilir mi?
Hadi şimdi gider pusulasına yazın kardeşlerimizin vasiyetlerini. Vergiden düşün babasız kalan çocukların acısını.
Ben sana gülüm demem, gülün ömrü az olur.
Senden kalan acılara bile iyi bakacak kadar çok sevmişim seni.
Kahkaha aramakla ömrünü geçireceğine gülümsemeyi dene.
Gözlerin rakıydı, mezesi ise gülüşlerin.
Sen kendini ne zannediyorsun bilmiyorum ama ben her gördüğümü sen zannediyorum.
Ne zaman öleceğimi bilseydim, ölüm anında gözlerinin içine bakardım sadece.
Devrimle yoğrulmuş bir aşk istiyorum mülteci bakışlarından.
Artık zaman bile yetmiyor yaşadığımızı sanmaya.
Kalbim etten bir organ sadece kalbim yüreğim olur sen gelince.
Gitmeyi bile beceremiyorsun baksana içimden hiç çıkmayacak kadar az uzaklaşamamış sın bile.
Neden bu kelimeler bu kadar sıkıcı neden? Yoksa sana yakışacak kadar güzel ve zarif bir kelime olmadığından mı?
Hiç bir tatlı senin kadar acı katmadı genzime.
Ankara’ya öyle yakışırdı ki kar.. asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar.
Nasıl hecelersen hecele hep aynı biçimde yazılıyor ” ayrılık”.
Gökyüzünde hayranlıkla izlediğim o sevgili yıldızım, mavi mekanından düşerek, ışıltısından, muhteşemliğinden, bir şeyi kaybetmeden bir kadına dönüşüvermişti.
Memleketime bahar gelmiş, karanfil kokuyor dağlar ve yürekler yelken açıyor farklı aşklara, sonbaharda batacaklarını bile bile.